Sessiz dostlarımızın korkulu rüyası: Fip
Kedi sahiplerinin en çok korktuğu hastalıklar arasında yer alan FİP hastalığı son zamanlarda artmaya başladı. Kedilerin koronavirüsü olarak da adlandırılan Fip hastalığının henüz bir tedavisi de yok. Uzmanlar, ikinci kedi sahiplenmek isteyen vatandaşları uyararak, hastalığa karşı yapılması gerekenleri anlattı.
Kedilerin koronavirüsü olarak bilinen FİP hastalığı (Feline İnfectious Peritonitis) son yıllarda arttı. Güney Kıbrıs’ta 6 ayda 300 bin kedi bu hastalıktan dolayı öldü. Kedilere bulaşan koronavirüsünün mutasyon geçirmesi sonucu ortaya çıkan Fip, çok bulaşıcı ve bir o kadar da ölümcül bir hastalık. Tedavisi olmayan hastalık nedeniyle kedi sahipleri de endelişeli. Çok sinsi bir hastalık olan Fip’e karşı vatandaşlara önemli bilgiler veren uzmanlar, dışarıda kedi seven veya besleyen kedi sahiplerini de uyardı.
DEKAN ALPAK: ELİNİZİ YIKARMIYORSANIZ KEDİ SEVMEYİN
Özellikle sokakta yaşayan kedilerin en büyük sorununun Fip olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Alpak, hastalığın çok bulaşıcı olduğunu ifade etti. Dekan Alpak, “Kendi kedimi de Fip’ten kaybettim, onun için yapmadığımız şey kalmadı. Fakültedeki arkadaşlarımın hepsiyle mücadele ettik ama kurtaramadık. Ev kedisiydi ama bu enkfesiyon her şeyden bulaşabiliyor. Örneğin, benim ölen kendim Maya hiç dışarı çıkmadı. Kedi meraklı bir hayvandır hatta bazı arkadaşlarımıza göre kedi evcil bir hayvan da değildir. Bu enfeksiyonu maaelesef biz evlere getiriyoruz. Ayakkabılarımızla, elbiselerimizle bu enfeksiyonu taşıyoruz. Birde evde kediyi seven kişi, sokakta da kedi seviyor, kucağına alıyor. Bu kişiler eve girdiğinde ilk iş olarak elini güzelce yıkamalıdır. Aynı pandemi dönemindeki gibi davranmalıdır. Elinizi güzelce yıkamıyorsanız lüften sokaktaki kedileri sevmeyin. Ayrıca yine eve gelen misafirleriniz de bu hususa dikkat edecek. Eğer evinize gelen misafir bu hususlara dikkat ediyorsa, elini yıkıyorsa kedinizi ortaya çıkarın yoksa çıkarmayın” dedi.
SOKAK BESLEMESİ YAPANLAR DİKKAT!
Sokak beslemelerinin doğru olmadığını söyleyen Alpak, “Çünkü bütün kediler aynı kaptan yiyor. Bir kedi çok az miktarda hazır mama yiyebilir. 10 mamanın bir kabın içerisine konmamasını öneriyorum. Kaldırımlara, ayrı noktalara küçük küçük koyabilirsiniz. Bir kedi artığını başka kedi yemesin. Çünkü Fip böyle bulaşıyor. Kediden kediye çok hızlı bulaşan bir hastalık. Bu hastalığa karşı tedavi bulunması noktasında benim de arkadaşlarım olan bilim insanları çalışmalarına devam ediyor. Fip’e karşı dünyada bazı tedavi yöntemleri var. Yurtdışından bir ilaç, Türkiye’ye getiriliyor. Ancak bu ilaç protokülüne dahil değil ayrıca böyle bir tedavi protokolü de yok. Bu ilaçların incelenmesini ben programıma aldım ve yeni hayvan hastanemizde bir ekip, bu ilacın incelemesini yapacak” şeklinde konuştu.
VETERİNER HEKİM CANTÜRK: KEDİLERİN BAŞ BELASI
Özel bir klinikte veteriner hekim olarak görev yapan Hakan Cantürk, “Kedi ve köpek sevgimden dolayı bu mesleği seçtim. Üniversitede okurken doktorluk mesleğine de aşık olmak gerektiğini gördüm. Kedi ve köpek sevgisi bizlere merhamet kazandırıyor ancak asıl onları kurtaran tıbba olan ilgi ve sevgidir. Sesi çıkmayan, bir şey söyleyemeyen canlara yardımcı olmak, onları iyileştirmek çok önemli bir duygu, bu hissi de hiçbir şey yaşatamaz. Son dönemlerde artan Fip hastalığı kedilerde bulaşıcı bir hastalıktır. Aslında karın zarı iltihabı olarak da geçer. Bu hastalık koronavirüs ailesindendir, kedi koronavirüsünden kaynaklı bir hastalıktır. Hastalığın 3 ana evresi var. Birincisi, hastalarda ıslak form dediğimiz karın veya göğüs boşluğunda ya da daha nadir durumlarda kalbi saran zarın etrafında bir sıvı birikimi olan bir sendrom durumu oluyor. Bu hastalarda karın boşluğunda sıvı birikmesi oluyor hatta bazı vatandaşlar bu kedilerin hamile olduğunu düşünebiliyor. İkincisi, kuru form dediğimizde ise hastada sıvı birikimi yok ama hastada iştahsızlık, yemek yemesine rağmen gelişim geriliği gibi semptomlar oluyor. Son yıllarda daha yaygın gördüğümüz sinirsel form var. Bu hastalık çok sinsi, hastalık birçok kedide asemptomatik seyrediyor. Kedinin genetik yatkınlığı varsa, bağışıklığı herhangi bir sebepten zayıflarsa virüs ile vücut arasında bir savaş meydana geliyor ve hastalık ortaya çıkıyor. Çok sinsi olması ve hastaların çoğunun taşıyıcı olmasından dolayı da bu hastalık dünyada kedilerin bir numaralı baş belasıdır” dedi.
‘SAHİPLENDİĞİNİZ AN KORONAVİRÜS TESTİ YAPTIRIN’
Evin içine koronavirüs bir kez girmişsse evde ne kadar kedi varsa hepsinin o virüsü aldığını belirten Cantürk, “Koronavirüs, vücut içerisinde mutasyona uğrayarak Fip’e dönüşüyor ve o kedinin kendisi bireysel olarak hastalanıyor. Aslında onu hasta eden virüs bütün kedilerde var, onlara da çoktan bulaşmış durumda. Bu noktada alınacak ek bir önlem yok. Örneğin, evde bir kedimiz var. Bu kedi ilk sahiplenildiğinde koronavirüs testi yapılmasını öneriyorum. Eğer başta koronavirüs varsa ilerde eve başka bir kedi gelirse ve o kedi negatifse işte o zaman pozitif ve negatif kedinin bir araya getirilmemesi gerekiyor. Kedinin bünyesinde koronavirüs yoksa o kedinin hasta olma ihtimali de yok. Bu hususa dikkat etmek çok önemli. Bağışıklık sisteminin çok güçlü olması da Fip için iyi olmayabiliyor. Çünkü bu hastalık koronavirüs ile vücudun antikorları arasında olan bir savaş, bu savaş sonucu hastalık meydana geliyor” ifadelerini kullandı.
‘SOKAKTAKİ KEDİLERİN NEREDEYSE HEPSİNDE KORONAVİRÜS VAR’
Koronavirüsün, çok fırsatçı ve sinsi bir virüs olduğunu vurgulayan Hakan Cantürk, “Hasta çok fazla strese maruz kalırsa bu hastalığın ortaya çıkma ihtimali artıyor. Kedinizde eğer koronavirüs varsa ve ileride Fip olmasını istemiyorsanız kedinizi stresten uzak tutun, bunun için evde bazı düzenlemeler de yapılabilir. Örneğin, kediler evde yüksek bir noktada olmayı severler, evimizi buna göre düzenleyebiliriz. Kedimizde koronavirüs var mı yok mu bunu mutlaka bilmeliyiz. Eğer yoksa eve koronavirüsün girmesini engellemeliyiz. Koronavirüs dışkıyla bulaşıyor, virüsun çoğaldığı yer bağırsaklardır. Aynı kum kabını kullanıyorsa iki kedi çok yüksek ihtimalle virüs bulaşacaktır. İstanbul, dünyanın kedi popülasyonu en fazla olan şehridir ve sokaktaki kedilerin neredeyse hepsinde koronavirüs var. Bu canların sokakta gezdiği yerlere, banklara bizler oturuyoruz ve sonra da evimize gidiyoruz. Bu virüsu üstümüzle birlikte eve taşıma riskimiz de var. Sokak kedisinin yoğun olduğu bir yere gittiysek, oturduysak mümkünse o kıyafetlerimizi eve gelince çıkaralım. Bir sokak kedisiyle yakınlaştık, onu sevdik o zaman da elimizi yıkayalım” dedi.
‘VİRÜS VARSA KEDİNİZİ STRESTEN UZAK TUTUN’
Hastalığın tedavisi hakkında bilgi veren Cantürk, hastalığın birinci basamağının korunma olduğunu vurguladı. Cantürk, “Korunmada en büyük silahımız aşıdır ancak maalesef günümüzde bu hastalığa karşı geliştirilmiş bir aşı yok. Bu nedenle en önemlisi kedimizi hastalığa yakalandırmamaktır. Eğer kedimiz virüsu taşıyorsa, o virüsun mutasyona uğramaması için kedimizi stresten uzak tutmamız, bağışıklığını hekimin söylediği şekilde desteklemek gerekiyor. Hastalığın uzun yıllardır tedavisi bulunamadı, sonrasında bir üniversitenin geliştirdiği deneysel bir ilaç var. Bu ilacın içerisinde bulunan etkin madde henüz lisanslı değil. Bu etken madde, yapılan deneysel çalışmalarda yüzde 70-80 başarı sağlıyor. Bu ilacın formülü nasıl olduysa maalesef Çin ve Rusya’da karaborsaya düştü, kaçak yollarla üretim yapılıyor. Hastalığın da hiçbir tedavisi olmadığı için bazı insanlar legal olmayan kanallardan bu ilacı alıyor ve kullanıyor. Benim bireysel gözlemimde hastaların yüzde 70-80’i iyileşiyor. Ancak ilaçla ilgili veri yetersizliği var o nedenle ilacın geliştirilmesi noktasında yapılan çalışmaları takip ediyoruz” diye konuştu.
FASHİON
07 Aralık 2023SCİENCE
07 Aralık 2023GÜNDEM
07 Aralık 2023SPOR
07 Aralık 2023GÜNDEM
07 Aralık 2023SPOR
07 Aralık 2023SPOR
07 Aralık 2023GÜNDEM
07 Aralık 2023GÜNDEM
07 Aralık 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.